2.1.07

Bayramlık Hüzün

Bir yıl daha geçirdik seninle be günlük, bir bayram daha geçti diğerlerinden daha tatlı değil. Bayramı bayram yapan aileymiş bunu öğrendim. Bu yıl da bana bayramlık 'hüzün' düştü, onları giyinip çıktım, döktüm yüzümü. Bizimkiler olmayınca sabah erken uyanmanın da anlamı yok, uyuyorum uyuyabildiğim kadar, zorluyorum kendimi daha fazlası için. Gelen giden zaten yok, yalnız başınayım. Üstelik hastayım.

Gece annemin sesini duydum yorganımı düzeltti "Esraaa" diye seslendi. Sırtım duvara dönüktü, yüzünü görmek, sarılmak istedim. Çeviremedim kafamı. Zorladım biraz kafamı çevirmeyi sonra uyandım. Rüyaymış, annem burdaydı diye düşündüm uyku ile uyanıklık arasında. Öksürmelerime, seslenmelerime tepki veren olmadı. Babam odaya girip greyfurt suyu getirmedi örneğin, şu ilacı iç diye zorlamadı. Nasıl oldun diyen de olmadı. Onları çok özledim.

Ablamlar burda aslında ama evde durdukları yok, evde olduklarında da pek odamdan çıkmıyorum, içerden sesleri geliyor sadece, çıkmamam gerekiyormuş gibi bir hisse kapılıyorum nedensiz bir şekilde. Sanki bir savaş sonrası anlaşıp o taraf sizin bu taraf benim diye paylaşmışız gibi yalnızlığımı. Kahvaltımı da yalnız yapmayı tercih ediyorum. Yağız'ı sevip stres atıyorum o kadar. Çok şeker olmuş, gülünce dünyaları bağışlıyor sanki. Hiç bıkmadan güldürmek istiyorum ama içimdeki burukluktan mıdır, hastalıktan mıdır nedir odama dönüyorum geri. Uzun uzun dünyayla bağlantıda kalamıyorum.

Sosyal hayattan fişimi çekip müziğin ahengine takılıyorum. İnsanlara sinir olmaktan yoruldum. Kesinlikle hümanist biri değilmişim, üzgünken daha çok agresif davranıyorum. Özledikçe daha da huysuz oluyorum. Zaman inadına geçmiyor, sanki hala bayram hala yılın ilk günü hala annemler yok. Üzülüyorum.