4.7.06

more to say...

Yalnızlık antrenmanları denilebilir belki hani olur da bir yerlere atanır da gidersem... :( Az önce annem mutfakta, mutfak kuralları ve index (ne nerde?) konularında seminer verdi. Son aylarda kurstu, dersaneydi, ders çalışmaydı derken evle pek alakam kalmadığı için şaşırılacak birşey yok. Bir müddet yalnız bırakacakları için de hayatta kalmam için bir takım önlemler alıyorlar, yanlış anlaşılmasın. Aslında bloggerlar bilirler, elimden her türlü yemek gelir :D çok güzel fırında patates yaparım ;) Lakin anne bu, diğer tüm anneler gibi... evden çıkana kadar yönergeler verir, diafondan ekler, yola çıkınca da telefonla unuttuklarını söyler. Bu mizahi yönü ağır basan şey neden bilmiyorum ama bu defa biraz içimi burktu, belki burda kalmak zorunda olmam, belki gerçekten atanırsam ne yaparım düşüncesi (ki bu da belirsizlik) Belki de... belki de ne bileyim, yalnızlık işte be günlük. :/

Yarın sabah gidiyorlar, beni bu koskoca şehirde bir başına bırakıp. Bense prangalarım beni özgür bırakmadığı için gömülüp boğazıma kadar soru bankalarının, yaprak testlerin ve deneme sınavlarının içine, soru yazacağım. Bitmiyor, bir türlü rahat olamıyorum. Bitti derken bataklığın içinden bir canavar gibi yeniden doğuyor. Ooffff! Hapisaneye düşsem yatar çıkarım, ne kadar olduğunu bilirim en azından değil mi? :P Zıpalarımı özledim ben, onlarsız işi istemiyorum :(

Zırlamaya şimdiden başladım ben... bir müddet de böyle giderim sanıyorum ve yine bir müddet daha sosyal hayata çevrim dışı kalacağım gibi görünüyor. (Eğer 90 alıyor olsaydım aahhh aahh, bu işlere hiç başlar mıydım?)

.........

Yarım saattir yazıyı göndermek için bekliyorum sanki eksik kaldı bir şeyler. Hani kayda değer cinsinden. Belki birgün haa kim bilir?

The time is gone, the song is over, thought I'd something more to say...