15.11.05

8mm

Bilal'in başlattığı oyunda gönüllü ebeyim. Ebeler miyim kimseyi bilmiyorum buna yazının sonunda karar veririm.

Sevdiğim filimlerden birer kare göstermem ve o sahneyi anlatmam gerekiyordu sanırım ama ben konsepti kendime uydurdum. Sevdiğim filmlerden bir değil birkaç sahne ekledim. Beni ancak keser böylesi.

Hangisini en çok seviyorum bilmiyorum. Beğeni sırasına koymadım. Buyrunuz 'Random'...

1. Guguk Kuşu



Deli olabilirim... Belki değil kesin öyleyim. ama beni normal olmaya zorlayamazsınız.

Guguk Kuşu'ndan bir sahne. McMurphy akıl hastanesinde delilikle akıllılık arasındaki ince çizgiyi oynuyor. Tek bildiği ise oraya ait olmadığı... Hiç kimsenin!










Fakat Murphy muhteşem bir kaçış partisinin ertesinde oraya ait olduruluyor.




2. Hair Müzikali



Hair müzikalinden 2 sahne...
PEACE!
70'ler, çiçek çocuklar, uzun saçlar, hippieler.
Vurucu son sahne... Ve savaşta kötü son! Savaşta kötü son yenilmek değildir. Kötü son insanların ölmesidir!

3. Akıl Oyunları




Aslında kalemleri Nash'in oturduğu masaya bıraktıkları sahneyi aradım fakat bulamadım. Bu da yeterince iyi.







4. Leon


Leon merhametli kiralık katilim.




5. Esaretin Bedeli


Yaşamak için neye ihtiyacın varsa hepsi bende.

İnsanın hayatına bunun gibi fazla fırsat geçmez heralde bunu kanıtlamak için.



"Aslına bakarsanız umrumda değil!"






6. İhtiras Rüzgarları








Kızılderili ruhu, kızılderili intikamı ve kızıl derili ölümü!

7. Ölü Ozanlar Derneği


Hiç birşey sana durduk yere hediye edilmez, birşeyin senin olmasını istiyosan harekete geçmelisin. ve unutma Carpe Diem...





Hayır oluum hayır! Hayat yaramaz bir çocuk gibi hep çirkin yüzünü göstermiş olabilir. Hayatta idealler uğruna ölmek değil yaşamak gerekir...






Captain, My captain!








8. The Wall

Pink adlı kahramanın yaşamını albümde değişik evrelerle okul, evlilik, ve aile kurallarına karşı sert ve kendi içinde tutarsız (daha sonraları şizofrenik)tepkilerle sürdürmektedir. Hayatının ilk aşamasında Pink'in annesiyle yaşadığını ve buram buram baba özlemi duyduğunu görüyoruz. Bu babasızlık Pinkle annesi arasında inanılmaz bir yakınlık kurmuş olmalı ki, Pink bir noktadan sonra ona göre kuru ve kurumsal olan bu bağı dışlamaya yönelmektedir. Okul yaşamı da Pink'in aykırı bir kimliğe bürünmesinin en önemli nedenidir ve Pink içinde yaşadığı bu sevgisiz ortama değişik biçimlerde sert tepkiler sunmaktadır. Bundan sonra evliliği ve eşiyle olan anlaşmazlığı gitgide dağınık ve katı bir iç dünyasının oluşmasına neden olur ve psikolojik bir yıkım başlar. Yıkılmaz duvarlar olarak simgelenen kurumlara karşı kendi içinde devamlı tepkilerde bulunur ve daha da katılaşarak 'çekirdek faşist ideolojinin' bir savunucusu olma durumuna gelir. Kendisinin özgürlük diye nitelediklerinin duvarların içinde çırpınmalar olduğunun farkına varınca esas amacının bu kurumlara yönelik olmasının gerektiğini anlayacak ve bir iç duruşmayla (Trial) kendini duvarın içinde yeni bir alana sokmaya çalışacaktır. Ancak bunun dışında üzülen insanlar da vardır ve bu insanların tavırları 'Outside the Wall' isimli final parçasında belirtilmektedir.
Son olarak The Wall diyelim ve bir kollaj kare ekleyelim. Her karesi vurucu olduğu için şöyle bir yazıyı eklemeyi uygun gördüm. Kaynak: mydivisionbell


Sobeleyeyim yaw. La Panse ve MY ve Duygu