11.10.06

Exclamation

Şaşkınlıkla tedirginlik arasında bir yerdeyim. Hani merakla beklemenin ifadesini bulsam, şuraya onu koyacağım ama aradığında bulamazsın ki. Noktalama işaretlerini severim. Zaman zaman çok şeyin başına, sonuna ve hatta lank diye ortasına soru işaretleri koyduğum olmuştur. Üç noktalarla bitirdiğim yarım cümlelerim vardır. Nokta koyuşlarım, virgülle devam edişlerim falan filan... Şimdi daha ziyade şaşkınlıkla bakıyorum çevreme. En çok da kendime... O yüzden bu defa ünlemleri seçtim.

Freud'a göre travmatik olaylar bilinç dışında saklanır ve insan davranışlarını bilinç dışı kontrol eder. Belki de tam olarak böyle değildir, neyse ben böyle hatırlıyorum. O haklı mı bilmiyorum ama zaman zaman istemsizce ağzımdan çıkan şeylerin mimarı ben değilim. Bilincim değil. Daha anlaşılır bir şekilde söyleyecek olursam "bilinçli yapmıyorum" her ne yapıyorsam kendime. Kim bilir belki de sıradan bir sonbahar hüznüdür.

*İşler yoluna girecek yakında, bunu hem umuyorum hem diliyorum.

Az önce bu yazıyı yarıda bırakıp polikliniğe gittik. Babamın tansiyonu yüksekti ve birkaç gündür kulak çınlaması şikayeti vardı. Sabah kulakları çınladığı için hastaneye gitmişti, doktor hoş olmayan tetkiklerden ve ciddi şüphelerden bahsetmiş. Nedeninin tansiyon olabileceği hiç aklımıza gelmemişti. Tansiyonu şimdiye kadar babamda hiç duymadığım bir değerdi ama yine de sevindik. Doktor rahatlaması için iğne falan yaptı, orda biraz uzandı, tansiyon biraz düşünce de eve döndük. Çok şükür şimdi iyi... O da biz de.