1.8.05

Epitaph

İğrenç bir güne çevirmeyi başarmıştın bunu da, hatırlarsın. Neden o kadar kavga ederdik onu da anlamam ama dönüp düşününce hatanın büyüğü gerçekten bendeydi. Kopamadığım, ısrarla aklımdan çıkaramadığım. Son zamanları bir kanser hücresi gibi sarıyordu. Kesip atmayı başaramamaktan çok korktum, sert ve tek bir hamle gerekliydi o kadar. Birgün yapabileceğimi biliyordum. Bitti... Şimdi tekrar aklıma gelişinin nedeni "hayatımın şarkısı". Senin berbat ettiğin bir günün şarkısı. Damdan düşer gibi sorduğun cevap veremediğim sorunun cevabı.

The wall on which the prophets wrote
Is cracking at the seams.
Upon the instruments of death
The sunlight brightly gleams.
When every man is torn apart
With nightmares and with dreams,
Will no one lay the laurel wreath
As silence drowns the screams.

Between the iron gates of fate,
The seeds of time were sown,
And watered by the deeds of those
Who know and who are known;
Knowledge is a deadly friend
When no one sets the rules.
The fate of all mankind I see
Is in the hands of fools.

Confusion will be my epitaph.
As I crawl a cracked and broken path
If we make it we can all sit back
And laugh.
But I fear tomorrow I’ll be crying,
Yes I fear tomorrow I’ll be crying.

Önemi yok. Sonrası var ya da yok, geçmiş yok, sen yoksun ve aslına bakarsan senden kalan hiç birşey de yok, zaten olmadılar. Sen de aklımda silinip giden bir hayaldin. Yenmeye çalıştığım kanserin adı sensizlik değil sessizlikdi! İçimde ansızın dinen gürültülerden sonra boşluğa uyum sağlayamayışımdı. Hesap soracak kimsenin olmaması ne iğrenç. Ardından yazdığım karman çorman yazıları bile sildim. Çok zaman sonra ama olsun sildim son duraktan önce. Ama bilirsin beni o durak da bataklığa karıştı çamura döndürdüğüm için herşeyi.